30 Mayıs 2013 Perşembe

Asma Dalı



















      Mayıs ayı geldiği zaman yaptığımız en güzel işlerden biri heralde bağ bahçe ile uğraşmak...


 En çokda çardak asmayı budamayı seviyorum. Bir giriyorum asmaya yanından ayrıldığım zaman kuş kadar bırakıyorum. Bu yıl öyle yapmadım ama ....



Geçtiğimiz yıl ki katliamdan bu koca dal. Dal o kadar muntazamdı ki o kadar hoşuma gitti ki atmaya kıyamadım. Uzun zaman önce internette bir ev dekarasyonunda ki  minicik bir ayrıntıyı hatırladım hemen ....



  Aldım geldim hemen eve , bir güzel zımparaladım önce , sonra keçeden ya da kumaştan kuşlar dikmeye karar verdim. Ama bu buzdolabı magnetlerini görünceeee......


                                                       Tamam budur işte dedim ....


                                 Çalışma masamın hemen üstünde yer buldu kendine...


        Masanın başında bunaldığım zaman kafamı kaldırdığım zaman bu renkli kuşları , bu bahar dalını görmek bana kendimi iyi hissettiriyor .....


Paylaş

14 Mayıs 2013 Salı

Gülün Büyüsü...



 Çikolata dedin mi akan sular duruyorsa.........

 Ve yeni tatlar denemeyi seviyorsan......


     Biraz çikolata, biraz krema ve biraz gül aroması bambaşka bir tatla buluşturur seni...






     Çikolataya nazik davranacaksın.... Sevmediği sevemediği hiç bir tat ile yan yana getirmeyeceksin onu.... Cam bir kase içinde marinin banyosunu yaptıracaksın...


   Temperleme işlemini es geçmeyeceksin. Ne kadar çok sabır gösterirsen  o kadar ışıldayacakdır o


 İçinde saklı olan , gülün bütün büyüsünü en ufak damlasına kadar taşıyan ganajın kremasına da hakettiği değeri vereceksin, krema olduğunu unutturmayacak süt muamelesi yapmayacaksın... En iyi fildişi çikolata ile aşk yaşatacaksın kremana.... Aromasını damla damla , azar azar birleştireceksin özüyle....


                                  Bir ısırık içinde ki bütün gizemi dışarıya akıtacak.....


        O dilinle buluşup erimeye başladığı an sen kendini gül bahçesinde hissedeceksin ...




  Hep nazik olacaksın ona karşı; yaparken, yerken,kutusuna koyup başka diyarlara mutlu etmek için yollarken ....



    Çikolataya yüzyıllardır bütün tatların kraliçesi olduğunu hissettireceksin onu şımartacaksın ilginle , yoksa çikolata yapıyorum demeyeceksin .......
Paylaş

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Deniz Kokusu




















Doktorun '3 haftalık'  dediği günü hatırlıyorum... Sanki geçen haftaydı, üstünden 26 hafta geçmiş....
                       Zaman o kadar hızlı geçiyor ki anlayamıyorsun.


     Geriye kalan gün sayımıza bakınca geçmiyor gibi geliyor ama geçen zamana bakınca ne zaman geçti bu kadar hafta demeden kendimi alamıyorum ....


    Daha yapılacak çok fazla işim var. Kocaman bir listem var, bebeğim için yapılacak , ama zaman bu kadar çabuk geçiyorken nasıl yetiştireceğimi bilmiyorum...


   Sonra kızıyorum kendime , 'bir günlük misafir değil ya bu artık hayatımızın içinde , hayatımızın parçası' onunla da yapılacak şeyler çok fazla....



    Herkesin ' hayatınız çok değişecek ' lafları geliyor aklıma, neden insanlar böyle güzel bir durum için olumlu yorumlar yapmak yerine insanların gözünü korkutacak, kendini şartlandıracak yorumlar yapmayı seçer ki ?



 'Ayyy bebek bir gelsin , hiç bir şey yapmaya vaktin olmayacak, gözünü açamayacaksın, gezmeyi unut, şimdi karnında seninle heryere geliyor bir doğsun gör bak, vıyak vıyak ağlama sesi hergün ayy, şimdi uyu uyabildiğin kadar sonra uyuyamassın , ayy o ne isterse o bak bundan sonra ..... '' bıt bıt bıt, bid bid bid  ... Herkes bir şey söylüyor....


   Dinliyorum , ilk defa birinden duymuş gibi şaşırmış şekilde bakıyorum... Eee sevinsin diye ''yaaa '' diyorum korkmuş gibi....


    Deniz anası moduna geçmek istiyorum o an... 'Sen ve ben ya da diğer olumsuz insanlar bir değiliz ki ' demek istiyorum gülerek... Zorlukları olduğunu çok iyi biliyorum bende , ama ben rüzgarı arkama alıp öyle devam etmek istiyorum ....



    Üzerime aldığım sorumluluğu 'üff ne zor şeymiş, uykusuz kaldım, gezemedim, gidemedim,yapamadım 'diye ağlanarak yapmak yerine ona uyum sağlayarak, bana uyum sağlamasını sağlayarak yapmak istiyorum....


     İnsan her şeye alışıyor. Olumsuzlukları su yüzüne çıkarıp şikayet edip o doğrultu da ilerlemektense, güzellikleri görerek olumlu ve hayatını bebeği ile daha güzel hale getiren anne babaları rol model alarak güzel sıcak bir yuva istiyorum...


    Hep beraber sandala atlayıp uzaklara gitmek belki bazen... 'aaaa düşer çocuk oradan 'ları duymadan :))

 
   Daha gidilecek çok uzun bir yol var ... Onunla gitmek o yolu zor hale değil daha güzel hale getirecek ... Biliyorum ...


                                                Beraber atacağımız çok adım var

                                                                 Yan yana , keyifle ......


      Baban ve ben seni hayatımızı güzelleştireceğini bilerek sabırsızlık ile bekliyoruz bebeğim....
Paylaş

7 Mayıs 2013 Salı

Kurt ve Kuzu


   Bu fincanı tatlı Tuba  için yaptım. Herkesten önce onun görmesi gerekiyordu :) Onu mutlu etmenin mutluluğu ile fincanı huzurlarınıza çıkarıyorum :))


                                                                   Zavallı kuzulara bir rahat yüzü yok 


                                                        Bu hain kurtlar etrafta olduğu sürece .....


                                                                 Kuzucukların çekecekleri var ....

 
''Hoop ne oluyor  meee? ''

''Sakin sakin otlarken şurada ne oluyor ki ?''

Heheheehehe hehehhehehh...
''Selam tatlı kuzucuk , korkacak bir şey yok sadece kışa hazırlık yapıyorum .... ''


Paylaş

2 Mayıs 2013 Perşembe

Kırmızı Koltuklar

  

    Her şey için 'Ben yaparım ki ' diyen bir kocam var :) Çevremizde ki herkes bilir...Şahsen ben Memo'cumun bu huyunu seviyorum çok. Her istediğim şey için illa ki bir çözümü vardır; bu koltuklarda olduğu gibi ...
   Evimiz için alışveriş yaparken bu oymalı kakmalı pop-art kumaşlı berjerlerden o kadar çok istiyordum ki her defasında ben sana yapıcam diyordu. Zaten ne kumaşı ne stili bu kadar yaygınlaşmadığı için hazırını bulmak imkansızdı. Ama iskeleti bulmak da çok ama çok zor oldu. Çanakkale'de ne kadar 2. el dükkanı varsa gezdik yağmurlu bir günde ... Hiçbir yerde bulamadık... Tam pes etmiştik ki Memocum şu eski makinaların atıldığı bir çöplükte (!) bu koltukları bulmuş.
  Bana gösterdiği anı hiç unutmam yüzündenasıl hınzır bir gülümseme var; koltuklar koyu yeşil kadife kumaşla kaplı, aman allahım nasıl bir manzara aralıksız üç gün süren yağmurda su içinde kalmışlar şıpır şıpır suları akıyor, koltuk kumaşı kurtlanmış:) bir tekin bir ayağı kırılmış çok ama çok fena haldeydi. Ama iskeletleri inanılmaz sağlamdı.
   Hemen onları bizim her kahrımızı çeken Yalçın Abimizin dükkanına götürdü. Orada hep beraber kurtlu kılıfdan kurtulmuşlar;


  Bir süre kurumasını bekledi Mehmet, sonra sanırım yaklaşık bir hafta süren zorlu bir işe başladı. Hergün işten çıkınca koşa koşa koltukları zımparalayıp eski boyasından kurtarmaya gitti. Ahh zavallım kulakları bile zımparadan oluşan tozla doluyordu.

  Gerçekten hiç öyle kolay bir iş değil , hele bide bu işi yapan yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan biri olunca daha da zor oluyor. En ufak ayrıntısına kadar , o minicik kıvrımlarına kadar zımparalamıştı.



  Sonra kırmızı rengimiz daha iyi tutsun diye önce beyaza boyadı , sanırım bu daha kolay bir işlemdi boya tabancası ile olunca :) Memo yorgunluktan bitap düşerken ben İstanbul'da kumaşa karar vermeye çalışıyordum ...


   Fotoğraflar bana aşama aşama telefon ile bildirilen durum raporlarından . Onun için gayet kötüler:) ama hala duruyor olmalarına şaşırdım.




    Bu boyama işlemi geçtikten sonra geriye kumaşın kaplanması kalıyordu . Ama tabi önce benim kumaşı seçmem gerekiyordu. Dediğim gibi bundan 2 yıl önce bu kumaşlar bu kadar yaygın değildi. Israrlada pop-art kumaş istiyorum. Aradım taradım sonunda İmage & the city' nin bloguna rastladım. Yazdığı yazıya sağlık :) Hemen Ketenci Tekstile gittim ; aman allahım döşemelik kumaş arayan için burası bir cennet. O kadar çok çeşit vardı ki benim karar vermem sanırım iki saati bulmuştu. Dükkan sahipleri çok eğlenceli ve konuşkan  insanlardı. İ.M.Ç de bir çok dükkana girmiştik ama hiçbir dükkanda onların ki kadar sıcak bir ortam yok kesinlikle , hıı fiyatlarda hepsine göre çok çok daha iyiydi ve kesinlikle çok daha fazla çeşit vardı. Eeee 2 yıldırda üzerindeyiz sürekli ,hala ilk günkü gibi. Yani hem güzel  hem kaliteli kumaşlar...
   Ve koltukların son halleri;



   Arada ki minik sehpada yine Memocumun eseri... Onu şans eseri ailesinin yazlığında ki depoda bulduk. Sanki koltukların devamı gibiydi... Mermerini istemedik yine Mehmet zımparalayıp boyadıktan sonra üzerine siyah cam kestirdi. Kesinlikle mermerden daha iyi oldu :)




                              Seviyorum koltuklarımızı, insanın enerjisini yükseltiyor kesinlikle :)






 Bu arada Ketenci tekstilin adresine buradan ulaşabilirsiniz;
Ketenci Dizayn
Paylaş