27 Kasım 2013 Çarşamba

Ampuller ve Balonlar





                                     Ampuller her zaman (can) sıkıcı değildir...





                                          Hatta bazen çok eğlenceli bir hal bile alabilirler....





   
Sıcak hava balonları....  Gökyüzünde bir arada  , renk renk ,usul usul gezinirken çok seviyorum onları. Hani insanların takıntılı olduğu , algılarının daha açık olduğu objeler vardır. Taktın mı kafayı her yerde fark edersin onu, 'heyy yaa ben seviyorum ya moda oldu şimdi her yerlerde' diye  havaya sokar seni... İşte bu balonlar benim için öyle , illa görmekten hoşlandığım bir yerlerde olmalı...



  fincan , tabak, çanak, çömlek ,duvar kitap... Sadece bu renkli balonları barındırdığı için ev sahipliği yapabilirim en ufak bir şeye bile... . Ya da çok büyük keyif alarak evin en eğlenceli odası için ben kendim yaparım bu balonları...dedimmm ve yaptım...


       Havalanmaları için illa bir gökyüzü gerekiyorsa , onları bundan mahrum bırakmam....
Paylaş

24 Kasım 2013 Pazar

Oyuncaklar Kutuya

 

   Düzen tertip güzel şey , her ne kadar ben dağınıklık konusunda uzman olsam da düzeni seviyorum .Garip bir çelişki, bazen deli gibi düzenleyip ve karşısına geçip o düzeni seyrederken bazen bayılıyorum bırak dağınık kalsın durumlarına...


Benim genlerimi taşıyan minik cadının nasıl olacağını bilemiyorum tabii ama onun için şimdiden ön hazırlık yapıyorum derli toplu olsun diye... Kutu kutu kutu ... Ayyy çocuğu o kutulardan afaganlar basmassa iyi ...


 Eee geri dönüşümü de çok sevince  elime geçen her şeyi illa kullanmaya çalışıyorum. Ya at gitsin ne tutuyorsun sanki elinde ama atamıyorum işte çok denedim yapamıyorum kopamıyorum lüzumsuz eşyalardan.... yaşlılığımdan çok korkuyorum ....


 Bu oyuncak kutumuzu çok seviyorum...Kendisi bizim elimize geçmeden önce hayatını sanayide soğuk bir dükkanda kömür kutusu olarak devam ettiriyordu. Hayata geliş amacı ise kamyon zinciri sevkiyatını sağ salim sağlamaktı.


 Ben aslında önce limon kasası istedim Mehmet'en ... 'Ben sana daha iyisini bulurum ' dediğinde çok heyecanlandım... Bu zavallıyı bulduğunda o kadar kötü bir haldeydi ki... Ama biz ona çok iyi baktık; zımparaladık, üstündeki geri dönüştürülebilir ambleminden ilham alıp her bir köşesine kutularda olan işaretleri çizip boyadık ve cilaladık ,afilli tekerlekler taktık.




   Yeni halat ipler ile kulplarını yeniledik ve odanın baş köşesinde yer verdik ona ...


                   Oda mutlu ve neşeli kumaş oyuncaklara ev sahipliği yaptı çok istekli olarak.



 Bizim şimdilik favorimiz balerin domuzumuz . Buse'nin mıncıklamalarına, ısırmalarına deliler gibi sallayıp yerlere atmalarına çıtını çıkarmadan izin veriyor. Ailenin bir bireyi gibi her yerde yanımız da o da ... Diğer bütün arkadaşları gibi onun da bir adı var ;Melahat...


 


       Ve dönüşümden önce;



......

Paylaş

22 Kasım 2013 Cuma

Virtüöz





  Ne vardı sanki bu kadar yeteneksiz olacak....Ya biraz ses üzerine yetenek kırıntısı olsa o da yeterdi. Ama maalesef bu harika yetenekten mahrum bırakılmışım , belli ki öyle uygun görülmüş. Çok çok kötü bir ses , ki yıllarca kabullenmedim herkesin beni kıskandığına sesimi bastırmaya çalıştığına inandırdım kendimi.  Buse'ye ninni söylerken susmam için uyuyor numarası yaptığını görene kadar öyle inandım.
  Hadi sesten mahrumum , şarkı söyleyemiyorum o halde müzik aleti çalarım dedim. Yıllar içinde benim yüzümden görevinden soğumayan enstrüman yoktur... Oysa ki benim babam harika keman çalar ... Eeee ??? Ya bari şu çocukluğumun en güzel hatırası mızıkaları çalsaydım ya... Onlara bile ne çektirdim. Ahh zavallı babam çok ümitliydi halbuki benden ....
  E tamam sesi geçtim , müzisyen olamamayı kabullendim ,bütün enstrümanları rahat ve huzurlu bıraktım ; keşke bir tane sadece bir tane şarkıyı tam olarak ezberlemeyi başarsaydım, bestekarının duysa hiç bestelememiş olmayı dileyeceği kadar şarkı sözlerini değiştirmeseydim. 'Anason kokarken sofralar' ı  Mehmet 'yetti ya ^^Ara sor^^  değil anason, anason  ' diyene kadar kendi bildiğim gibi söylemeseydim keşke. Yaaa sadece bir şarkıyı hadi şarkıyı da geçtim sadece bir ninniyi baştan sona doğru söyleyebilseydim keşke...


 Eee o zaman neymiş ? Bir enstrüman çalan hatta o enstrümanın virtüöz olan , güzel şarkı söyleyenin önünde saygıyla eğilmek gerekmiş.....
Paylaş

17 Kasım 2013 Pazar

Özlem Gidermek

              Çok özlemişim mutfakta saatler geçirmeyi....Sakin , yavaş ve telaşsız.


   En sevdiğim kırmızı meyvaları ayıklamayı, ayıklarken en lezzetli görünenleri kaşla göz arasında mideye indirmeyi...



Mis gibi kokan tartı önce krema ile buluşturup sonra meyva ile şölen yaşatmayı...Yavaş yavaş, nazikçe, sabırla ...



              Ölçüyü tutturmaya çalışmayı , terazimi kullanmayı özlemişim ....



   Una bir yumurta kırıp yoğurmayı , hamurla bütün stresimi almayı birde...



                   Pudra şekerinin kokusunu bile özlemişim ....



                     



                                         Mutfağımda zaman geçirmeyi özlemişim .............
Paylaş

13 Kasım 2013 Çarşamba

Tilda Buse


     Güzel bir günde annemin kucağında mutlu bir şekilde gezinirken bir anda kendimi kırmızı koltukta buldum... Neler oluyor demeye kalmadan annem ' senin için bir hediyem var ' dedi...

  
  Ve kucağıma üzerinde adımın yazılı olduğu özenli hazırlanmış bir kutu bıraktı....



  Bende bir şaşkınlık , bir heyecan....


  Annemin yüzüne bakıyorum ne bu diye , bir iki cilve yapıyorum belki bir ip ucu verir diye ama çok ketum bu konuda hiç bir şey söylemiyor ... Bir iki tahminim var , ayyy aklımdan geçen şey mi ki diyorum; süte ulaşmamı sağlayan yeni ve yedek bişiler mi ki ?



   Bak söylemiyorsan açıyorum .... Bak açıyorum.... Açmak üzereyim ... Aaaaaçççççççtttttt
 (Allah'ım lütfen meme olsun , lütfen lütfen lütfen )

  
                       TTTTTTIIIIIIIIIIIIIIIIIIMMMMMMmmmmmmmmmmmmm.... hııımmmm


   Açtımmm da bu bu bu      ???????


Bu benim düşündüğüm şey değil iyi ama o zaman bu ne ???
  Bu ne diye anneme bakışı attım anladı o hemen başladı anlatmaya ( Aman Allahım bir şeyi merak etmiyeyim zaten saatlerce anlatıyor , bu da bünye be anacım ...)

    Annemin Rabia  diye blog arkadaşı varmış çok yetenekliymiş , öğretmenmiş kendisi ama hiç boş durmuyormuş ve ortaya çok güzel şeyler çıkarıyormuş. Bide çok güleç bir yüzü varmış... Annem onun ButikRabia blogunu uzun süredir takip ediyormuş. Yaptığı Tildalara hayran kalmış. Bir tanede benim olsun istemiş.


 Yani yenebilen bir şey değil dedim... 'Ama bu senin için çok güzel bir hatıra olarak kalacak , hem bu çok emek harcanarak senin için yapılmış bir bebek' dedi...

 
   Hıııımmm bi dakka , bi dakka o zaman ben bi daha alıcı gözüyle baksam ya şu kutuya ....


  Valla çok güzelmiş , eeee şu minik olan da adım mı yazıyor yoksa ... Ay bi dakka heyecanlandım .Anne öyle bakıcağına şunları kutudan alıp şöyle karşıma koysana uzaktan bir bakayım ...


 Ayyy gerçekten çok güzel bu ... Aaaa ben büyüyüp oynayabileceğim yaşa gelene kadar yatağımın baş ucunda kalsa ya ... Hem arada bakar incelerim, eminim her gün başka bir detayını fark ederim ...


 Tamam , şimdi tekrar yanıma getir , şöyle kucağıma koy bakalım ...(Offf yürümeye başlayana kadar bu annemle işimiz var desene , her şeyi ben mi söyliycem , şu yürüme işini hızlandırsam mı? )

  
Hıhh , şöyle...

 
                               Bide bi dakka , bi dakka bişi dicem...



        Ben var ya , bu Tilda'nın kanatlarını ısırır damaklarımı kaşırım arkadaş....
Paylaş