30 Mayıs 2014 Cuma

Yeşili sevmek





    Dokunmayı seviyoruz, ağaca , tahtaya, kumaşa, domatese, tabaktaki makarnaya... Malum dokunarak keşfediyoruz her şeyi...
    En çok doğayı seviyoruz... Yemyeşil yaprakları, güzel kokan çiçekleri , toprağı...
   Çimenden korkuyoruz henüz , alışamadık bir türlü... Ama papatyaları çok seviyoruz.
 Bütün kış biriken elektiriğimizi de toprağa salıverdik.
                                                                                                    Rahatladık.....
Paylaş

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Beklemek





                Ruhum daralıyor... O masum insanları düşününce ruhum daralıyor boğulacak gibi oluyorum. Son anlarını düşünmeden edemiyorum. Işığı bir daha göremeyeceğini bilerek , sevdiğim elleri koklayamayacağını bilerek ölümü beklemek. Allah'ım çok zor. İnsanın boğazı düğüm düğüm oluyor, gözlerine bir damla yaş oturuyor. Hayat devam ediyor , evet, ama düşünmeden edemiyorum.Allah'ım sen geride kalanlara sabır ver , onların yanında olabilmek içinde bize güç ve sınırsız bir vicdan... Lütfen ...
Paylaş

13 Mayıs 2014 Salı

Türkiye Sirki





















  Hayatımda ilk defa sirke gittim ... Evet 30 yıldan sonra ilk defa . Aslında bu kadar zaman hep bir şekilde tam ayağıma kadar geldiler ama işte gidemedim .
  Tam bir Tim Burton fanatiği olarak diğer bütün filmleri gibi 'Big Fish' i de repliklerini ezberleyecek kadar çok izlediğim için hep sirkler oradaki gibiydi benim için... Sirk adı üstünde hani , büyülü sihirli bir çadır işte...
 Tabi ki de Çanakkale'ye gelen bu mütevazi sirkte ateş üstünden atlayan aslanlar görmeyi ya da bir devin gösterisini izlemeyi beklemiyordum ama bu kadar eğlenebileceğimi de düşünmüyordum. Zaten çadıra girene kadar tek düşündüğüm Buse'ydi ... Acaba gösterinin sonunu görebielcekmiyiz? Ama tabi ki de her zaman olduğu gibi yaklaşık 90 dakikalık gösterinin 75 dakikasını çok rahat ve eğlenerek geçirdik. Kalabalığa ve hareketliliğe bayılan Buse ( evet onu buna alıştırdık:) ) çok uzun süre çok dikkatli ve çok şaşkın bir şekilde izledi .Hepimiz ile birlikte her gösterinin sonunda coşkuyla alkışladı ( bu bebekler gerçekten deli , alkışlamak onlar için inanılmaz bir aktivite) ama tabi artık son 15 dakikayı uykuda geçirdi.
   Evet Türkiye Sirki beni çok eğlendirdi. Öyle 'vay anasını yaeaaa' yaptığımız bir gösteri yoktu , evet , ama 10 aylık bir bebeği bile güldürebiliyorlarsa iyilerdir bence .
  Tabii biz çok eğlenirken ,eğlendirenleri düşünmeden edemiyorsun. Bütün gösteri boyunca hep nasıl bir yaşamları olduğunu , neler hissettiklerini düşündüm . Ne kadar mutlu olduklarını... O minicik karavanlarda nasıl yaşamlar olduğunu, bir yere bağlı kalmadan yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu . Gösteri yapan anne ve babasını koca çocuk gibi izleyen 7 aylık dünyalar tatlısı bebişi düşündüm birde. Sonra 'ben olsam?'ı düşündüm. Kesin kitap yazardım :)
   Yani kısacası 'Türkiye Sirki ' benim için çok keyifliydi. Bir gün yolu bir şekilde kesişen olursa kesinlikle gitmeli... Haaa ama hayvanların kullanıldığı bir gösteri beklemeyin , çevremde çok duydum ' Davşan bile yoktu nasıl sirk bu ' diye. Gösteri dünyasında hayvanların kullanılmasına ( buna çok seyredilen yarışma programına her yıl sahibi ile katılan köpeklerde dahil) karşıyım. Onların o gösteriyi yapabilecek kıvama gelene kadar neler çektiklerini bir çoğumuz tahmin ediyoruz...
  Ben Türkiye Sirkinin önünde gösterilerinde hayvanları kullanmadıkları için saygıyla eğiliyorum ve küçük mütevazi çadırlarında bize çok eğlenceli bir 90 dakika geçirttikleri için teşekkür ediyorum .




Paylaş

9 Mayıs 2014 Cuma

Babakale

















    Gördüğüm en güzel , en samimi ve en kişiliği olan köy Babakale. Türkiye'nin en batısında Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı şipşirin bir balıkçı köyü Babakale... Kışın sakin sessiz, yazın kalabalık ve hareketli....
  Hani dedim ya kişiliği olan bir köy , gerçekten öyle her sokak, ev , kapı kendine özel bir şeyler  barındırıyor içinde... Soğuk bir günde sevgilimle dolaşırken sessiz sokaklarında her kapıda asılı olan renk renk iplerle örülü urganlar dikkatimizi çekti.
  Kimisinde sımsıkı bağlı kimi kapıda olduğu gibi sere serpe...
  Bu urganların anlamı  ' evdeyiz, evde yokuz ' demekmiş. Bağlanma şekli  gelen komşuya ev sahibinin evde olup olmadığını , yakında olup olmadığını anlatıyormuş. Kapıda ki ip sıkı sıkı bağlı ise 'hiç kapıyı çalma komşum , belki bir iki gün belki bir iki ay yokum , uzaklardayım' derken hafiften , uydurukcuktan bağlı ise 'buralardayım hemen dönerim ' diyormuş. Öyle kendi halinde tatlı Çanakkale rüzgarında hafif hafif sallanıyorsa ev sahibi evde , gir sıcak bir çayını iç ....

     Şehirde üst komşundan bile haberin olamıyorken bu kadar naif bu kadar masum bir adetin hala devam ediyor olması insanın içini yumuşatıyor ... Hani 'emekli olunca Bozcada'ya yerleşicim ben 'der ya herkes , öyle bir düşüncem olsaydı kesinlikle bu sevimli balıkçı köyüne yerleşirdim.
Paylaş